29.09.2010

Bir İstanbul gezisi-2

Biliyorum diğer yazıyla arasından çok vakit geçti ve biliyorum fotoğraflı bir yazı olmalıydı bu ama EKLEYEMİYORUM. Üffffffff. İnternet ve bilgisyarımın yavaşlığı maalesef az önce sabrımı yendi. Bu yüzden fotoğrafsız olacak. Hem elimizdekilerle yetinmeliyiz çocuklar.
Günlerden cumartesi. Bu sefer hedefimiz tarihi yarımada. Fotoğraf makinemi ilk defa dışarı çıkardım ve dışardaki ilk fotoğraflarımı çektim. Eminönü vapuruna bindik önce. Yürüyerek Kapalıçarşıya ulaştık. Tabi ki bayram olduğu için kapalıydı. Ama önemli değil, çünkü kapalı Kapalıçarşının kapalı kapısını çekmek de her zaman olabilecek gibi değil. Tekrar sokaklarda yürüyerek Sultanahmet'e geçtik. Bu sırada birçok kedi -fotoğrafçılığa yeni başayanlar klişe no:1-fotoğrafı çekmiş oldum. Ve camiler de. Camiler özellikle çok güzel çıkıyor fotoğraflarda. Sultanahmet her zamanki gibiydi. Kalabalık ve turist dolu. 1001 icat sergisi de vardı ama çok sıra olduğu için girmedik. Meydandan yansımalar, Sultanahmet Camii, Ayasofya derken bir sürü fotoğrafım olmuştu bile. Makineme hazır alışmışken bırakmak olmazdı. Bu yüzden ver elini İstiklal caddesi. Her zamanki haline göre nispeten boştu cadde. Ama tramvay fotoğrafı çekemedim. Bu da içimde ukde kaldı tabii. Yine de sonuç olarak ilk fotoğraflar bakımından verimli bir gündü. Her ne kadar sizle paylaşamasam da.

13.09.2010

Bir İstanbul gezisi-1

Şu son birkaç gün nasıl geçti hala anlamıyorum. Güzel şeyler neden hep biter ki... Haftaya bugün bu saatlerde okulun ilk gününü arkamda bırakmış olacağım. 2-3 hafta önceye kadar okulun açılmasını istiyordum, özellikle de sınıfları öğrenmeyi. Ama şimdiyse hiç mi hiç istemiyorum. Sınıfları az biraz öğrendik ve sonuç çok parlak değil. Yine de canımı sıkmamalıyım her işte bir hayır vardır demek lazım bir yerden sonra ben artık bunu anladım.
Okulla ilgili yazacak çok zamanım var, oysa dolu dolu geçen günleri anlatmam gerek unutmadan.

Günlerden Cuma.
Sabah erkenden kalktık. Karaköy vapuruna bindik. Hedefimiz "Body Worlds". Birazcık yürüdük. Hava rüzgarlıydı ama sıcaklardan sonra o kadar iyi geldi ki. Bir şeyler içmek için Starbucks'a gittik annemle. Dinlendikten sonra sergiyi gezmeye başladık. Çooook güzeldi. Fotoğraf çekmek doğal olarak yasaktı ama isteyenler http://www.bodyworlds-istanbul.com/ adresini ziyaret ederek ayrıntılı bilgiye ulaşabilir. Bence herkes gidip görmeli. Söylendiği gibi korkutucu veya mide bulandırıcı değil. Küçücük çocuklarını getirenler bile vardı ama bunu çok uygun bulduğumu söyleyemem. Tabi bu benim düşüncem. Çook emek harcandığı belliydi. İnsanlara vücuduna iyi davranması gerektiğini anlatma bakımından çok etkiliydi. Herkese öneririm.

Daha sonra gitmek istediğimiz diğer bir sergi olan "Efsanevi İstanbul-Bir başkentin 8000 yılı" için Sabancı müzesine doğru yola çıktık. Yemeğimizi de yedikten sonra sergiyi gezmeye başladık. Yine çoook güzeldi demekten kendimizi alamadık. İstanbul çok katmanlı bir şehir, çok büyüleyici...

Şimdilik bu kadar. Diğer yazıda görüşürüüüüz

7.09.2010

adam

Bu benim en sevdiğim kolyem. Annemin bana doğum günü hediyesi. O yüzden çok çok özel. Her zaman favorimdir. Bu yüzden ilk fotoğrafımın da o olmasını istedim. Bana hep uğur getirdi. Kolye askılığında diğer kolyelerle birlikte... Çeşit çeşit kolyeler... Ne kadar renkli ne kadar güzel.

5.09.2010

Merhaba ziyaretçi!

Eğer daha önce buraya gelmişsen şu an belki de şaşırmışsındır. Çünkü eski yazılarım artık yok. Büyük bir değişim içerisindeyim. Blogumu daha farklı bir şekilde kullanmaya karar verdim. Kendi çektiğim fotoğrafları yayınlamak ve zamanla kaydettiğim aşamayı anlamak için böyle bir şey yaptım. Sadece fotoğraftan oluşmayacak içerik ama eskisi gibi sadece yazı da olmayacak. Umarım böyle daha güzel olur.

Yeni başlangıçlar her zaman iyidir.